Büyük turnuvalarda trend olan taktik detaylar, turnuvayı takip eden birkaç sezonda kulüp takımlarının oyun anlayışına yön verir. EURO 2020'de de dikkat çeken noktalar vardı. Hemen herkesin ortak fikri turnuvaya taktisyen teknik adamların damga vurduğu yönünde. Biraz bu taktik hamleleri açmakta fayda var. Bunun için InStat şahane bir rapor hazırladı. Ben de onlardan faydalanarak size turnuvanın taktik trendlerini özetlemeye çalışıyorum.
4'lü görünümlü 3'lüler
İtalya ve İsveç gibi takımlar savunmada 4'lü yerleşseler de top kendilerine geçtiği zaman sol beklerini hücuma dahil edip 3'lüye döndüler. İsveç’te Augustinsson, İtalya’da da sakatlanana kadar turnuvanın yıldızı olan Spinazzola bu görevi yaptı. Sol bekler hücuma çıktıklarına onların bölgesini de sol stoperller kapattı. Sağ bek de sağ stopere dönüştü.
Christensen özel kullanımı
Danimarka geriden oyun kurarken Christensen’i iki stoperin ‘biraz’ önünde konumlandırdı. Yani Kjaer-Vestergaard (2) önlerinde Christensen (1) şeklinde 2–1 konumlandılar. Bunu özellikle baskı altındayken kullandılar. Futbolda olmayan ‘ön libero’ tabiri belki bu sefer gerçek anlamını bulmuş olabilir.
Stoperlerin dikine pasları
İspanya’dan Laporte turnuvayı maç başına 91 pas sayısı ve %96 başarılı pas oranıyla tamamladı. İtalya’dan Bonucci de 11 tane kilit pas vererek savunmacılar arasında en yüksek kilit pas sayısına ulaşan oyuncu oldu. Birçok takımın merkez orta saha oyuncularını daha tutucu kullanmasından dolayı oyunu başlatan pasları atmak için stoperler görevlendirildi.
Savunma arkasına top düşüren orta sahalar
Birçok takım savunma çizgisini öne çekmeye çalışıyor. Bu da savunma arkasında boşluklar yaratıyor. Turnuvaya da taşınan bu trend, savunma arkasına top düşürebilen ve uzun menzilli pas atabilen orta sahaların kıymetini artırdı. Pogba, Xhaka ve Hojbjerg gibi oyuncular bu alanda dikkat çeken isimlerdi.
Serbest kanat oyuncuları
Aslında bu, madde 1'le bağlantılı. İsveç ve İtalya gibi takımlar sol beklerini hücum grubuna dahil edince sol kanat oyuncularının içe devrilmesi ve forvete dönüşmesi daha kolay hale geldi. Insigne takımının en çok maç başına kilit pas veren oyuncusuydu ve 19 şut çekti. Forsberg de 9 tehlikeli atak yaratıp, 14 şutla İsveç’in en çok şut çeken oyuncusu oldu. Bu durum bize taktiksel hamlelerin (madde 1 ve bu madde arasındaki bağlantı) birbirlerini nasıl desteklemesi gerektiğini de gösteriyor.
Sağ ayaklı sol bekler
3'lü formasyon kullanan takımlarla beraber turnuvanın en çok dikkat çeken hamlesiydi. Kenarlarda ters ayaklı oyuncu kullanmak takımlara merkezde daha tehlikeli olma şansı verdi. Spinazzola ve Maehle bu trendin en dikkat çeken isimleriydi. Spinazzola 7, Maehle 10 şut yarattı. İki oyuncu da maç başına ortalama 5 topla adam geçme denemesine bulundu. Bu şekilde takımlarının kenar oyuncularını da hücumda daha özgür kıldılar. Bakınız: Insigne ve Damsgaard.
Kompakt savunmalara üstün gelen kenar bekleri
Turnuvanın birçok sahnesinde 4'lü oynayan takımlara karşı kenar beklerini tamamen hücuma dahil eden 3'lü takımların oyun üstünlüğü kurduğunu gördük. Sahayı daha geniş kullandılar, bekleri çok iyi değerlendirdiler ve rakip savunmanın yerleşimini bozmayı başardılar. İngiltere’nin finalde İtalya’ya attığı gol bunun tipik bir örneğiydi.
Kenar ortaları azaldı ama anlamlandı
EURO 2020, son turnuvalar arasında en az kenar ortası yapılan turnuvaydı. Ancak etkisi daha büyüktü. Ortalar hedef santrfora değil; ceza sahasının açık alanlarına ve stoper ya da bek oyuncusunun gerisine doğru düştü. Kenar ortasını yapan oyuncular ayak içlerini kullandılar ve topları kaleye doğru kavis alacak şekilde kestiler…
Ceza alanına koşu yapan 6 numaralar
Son trend 3 orta saha ile oynayan takımların 8 numaralarının ceza sahasına koşu yapmasıydı. EURO 2020'de ise 6 numaraların da bunu yaptığını gördük. Özellikle Danimarka’da Delaney ve Hojbjerg ve Çekya’da Soucek ve Holes bu alanda dikkat çeken isimler oldular. Çekyalı oyuncular 14, Danimarkalılar 16 şut kullandı. ‘Ceza sahasına ne kadar kalabalık girilirse o kadar iyidir’ trendi yükseliyor.
Hücumda pozisyon değiştirerek oynama
Hücum oyuncuları durağan değildi. Fransa’da Benzema-Mbappe-Griezmann arasında sürekli bir alan paylaşımı oldu. Aynı şekilde İngiltere’de de Kane hiç yerinde durmadı. Sterling’e açtığı alanlarla oyuncunun takımının en çok pozisyon yaratan ismi olmasını sağladı. Bunun kontrada kullanımı da Lukaku da gözlendi. Defans oyuncularından bir tanesini kendisiyle beraber alandan çıkarıyor ve geriden gelen iç oyuncusunun forvetin alanına koşu yapmasını sağlıyordu.
Baskı sonrası hızlı ataklar
Pres yaparak topu kapan takımlar en fazla iki ya da üç pasla atağı sonuçlandırmaya çalıştılar. InStat verilerine göre bu alanda en iyi takımlar Çek Cumhuriyeti, İspanya ve İtalya’ydı. Formül şöyle: Baskı yap + Kazan = Maksimum 3 pasta sonuçlandır. Tık, tık, tık.
6 numaraları öne çıkar
Özellikle Çek Cumhuriyeti’nde gözlemlenen bir durumdu. Rakibe baskı yaparken Soucek ve Holes kendi sahalarında değil, olabildiğince yüksekte pres yaptı. Bu sayede rakibin merkez oyuncularına olabildiğince az top kullandırmaya çalıştılar. Bunu en iyi yapanlardan birisi de kuşkusuz Jorginho’ydu.
Organize İşler 3: Taç atışları
Taç atışları uzun süredir taktik trendleri listesindeydi. Turnuvada biraz daha organize hali gözlendi. İtalya bu konuda turnuvanın en iyisiydi. Özellikle ceza alanına yakın yerlerde üç kişilik formüller kullanıldı: Taç atılırken bir oyuncu ceza alanına doğru boş koşu yapıyor, taçtan top atılan 2. oyuncu tek dokunuşla boş koşu atanı bulmaya çalışıyor. İtalya ile birlikte Hırvatistan da bu konuda iyiydi. Bu şekilde 3 şut buldular.
Kornerlerde özel taktik
İngiltere ve Danimarka en etkili korner formülünü kullanan takımlardı. Formülleri şu şekildeydi: 4 oyuncu penaltı noktası ya da biraz gerisinde demarke ve dağınık şekilde yerleşiyor. 3 oyuncu kaleye daha yakın noktada rakip oyuncularla adam adama eşleşmiş durumdalar. Korner kullanıldığı sırada Gerideki 4 oyuncu kaleye doğru koşu yapıyor. Top da bu 4 oyuncuya doğru ve mümkünse en iyi kafa vurucuya geliyor: Maguire ile Vestergaard. Maguire bu şekilde 7 kornerin 4'ünde kafa vurmayı başardı.
Kaynak: InStat