Futbolekonomi- 23 Temmuz 2014 Son zamanlarda futbolumuzda kulüplerimizin forma satışları ve bu satışların kulüp ekonomisine etkileri üzerine tartışmalar devam ediyor. İşte konuya ilişkin aşağıdaki makale bu konudaki sorularınızı yanıtlayacak nitelikte.
Futbolun finansı üzerine başarılı çalışmalarıyla dikkati çeken Kerem Akbaş'ın Hayatımfutbol.com sitesinde konu üzerine yaptığı son derece mantıklı ve sağlıklı analizi sizlerle paylaşmak istedik.
Drogba'nın Parası Forma Satışıyla Çıkar mı?
Klişeler, pek çok duruma uydukları ve genelde doğru oldukları için klişedir. Ama ülkemizde özellikle yıldız futbolcu transferleri sonrası yapılan öyle haberler var ki onları klişe olmaktan ayıran doğru olmamaları.
Futbol endüstrisi hızla gelişirken, kulüpler, taraftarlarının forma almak isteyebileceklerini geç de olsa düşündü. Hızla evrim geçiren sektörde forma üreticileri kulüpler için önemli bir gelir kaynağı halini aldı. Ancak ülkemize gelen her yıldız futbolcu sonrası, başlıkları süsleyen ve bonservis bedelinin forma satışı ile karşılanacağını söyleyen haberlere şüphe ile yaklaşmak gerekli.
“Drogba’ya 4 milyon avro veren Galatasaray, forma satışlarında patlama yaşadı. Sarı-kırmızılılar 2 haftada 40 bin forma satarak 5 milyon lirayı kasasına koydu” diye bir spot gördüğünüzde ufak bir matematik ile bile bu haberin en iyi ihtimalle hesap kitaptan anlamayan biri tarafından yapıldığını söyleyebiliriz.
Öncelikle forma satışlarından kulüpler ne şekilde para kazanıyor ona bakalım.
Ülkemizde ana malzeme sponsorlukları kulüpler ile belli süreli bir sözleşme yapıyor ve isim hakkını o sözleşme süresince satın alıyor. Bu süre zarfından yıllık olarak o sözleşme bedelini ödüyor. İstanbulun şampiyonluğa oynayan takımları için bu tutar aşağı yukarı 2,5 milyon – 4 milyon dolar arasında değişiyor. Bu parayı ödeyen üretici o kulübe ait isim hakkını satın alarak forma üretim alıyor.
Bu isim hakkı anlaşmasında bir takım yan maddeler de yer alabiliyor. Özellikle başarı kriterleri ön plana çıkıyor. Avrupa’da tur atlamak, ligde şampiyon olmak gibi başarılar sonrasında belli bir miktarı ödemeyi taahhüt ediyor üretici.
Ayrıca genelde %8 ile %10 arasında bir ciro anlaşması yapılıyor. Ya da forma başına %15-20 civarında bir isim hakkı anlaşması yapılıyor bunu yanında kulübün dağıtım kanallarına (GS Store, Kartal Yuvası, Fenerium) %30-35 indirimli ürün tedarik ediliyor.
Beşiktaş kulübünden alınan bilgiye göre yıllık ortalama forma satış adedi 100 ile 150 bin arasında. Fenerbahçe ve Galatasaray ise 250-300 bin adet forma satıyor.
Önce gelir bazlı anlaşma üzerinden bir hesap yapalım.
X kulübümüz forma isim hakkını 4 milyon dolara satıyor. Ve ciro üzerinden %10 anlaşma yapıyor. Bu durumda hiç forma satılmasa dahi kulüp 4 milyon doları kasasına koyuyor. Daha sonra ortalama satış fiyatı 100 lira olan formalardan sezon içinde 200 bin adet satıldığını varsayalım. Hatta biraz daha abartalım ve yarım milyon forma satıldığını düşünelim. 500.000 adet forma satışından 100 lira satış fiyatı ile 50 milyon lira ciroya ulaşılmış oluyor.
Anlaşma gereğini cironun %10’luk kısmı 5 milyon lira yapıyor. Bunu dolara çevirdiğimiz durumda ortalama ciro yabancı para bazında 1,8 kur ile 2,77 milyon dolar yapıyor. Daha önce ödenen lisans bedeli bu tutarın üzerinde olduğu için kulüp ektra bir gelir elde edemiyor.
Peki kulüp nereden kazanacak?
Kulüp kendi dağıtım ağında formaları sattığı durumda (GS Store, Kartal Yuvası, Fenerium vb.) bir al-sat karı kazanıyor. 100 lira bedelli forma için kaba bir hesap yaparsak KDV hariç kulüp formayı 92,5 liraya satıyor. Burada devreye lisans hakkı daha önceden devredilmiş formanın kulübün dağıtım noktasına kaç lira maliyet ile gireceği önem kazanıyor. Daha önce bu formayı üretme izni için kulübe hatrı sayılır bir para ödeyen üreticinin ortalama KDV dahil 80-85 lira arası bir fiyatla formayı sattığı kulüplerden alınan bilgi ile ortaya çıkan gayri resmi bir bilgi. Bu durumda bir formanın üreticiden alınıp taraftara satılma durumunda kulübün bu satıştan karı 13-15 lira arası oluyor.
Örnekte satıldığı varsayılan 500 bin formanın tamamının kulüp aracılığı ile satıldığını varsayarsak 500,000 adet forma x 15 TL al-sat karı = 7,5 milyon lira oluyor. Kulüp dağıtım kanalları dışındaki mağazalardan satılan formaların (Adidas, Nike, Boyner, YKM vs.) al-sat karı kulübe değil satışı yapan firmaya kalıyor. O yüzden forma alarak kulübüne katkı sağlamak isteyen taraftarın önceliği kulübünün resmi satış kanalından forma edinmesi. Diğer kanallardan satılan formalar ciro anlaşmasında hesaba katılıyor.
Tüm örnek sonunda kulüp kendi kanallarından sattığı 500 bin adet forma için 4 milyon dolar isim hakkı geliri ve 7,5 milyon lira al-sat karı elde ediyor. Al-sat karı dikkate alınırken perakendeciliğin en büyük gider kalemleri olan kira, personel, enerji giderleri de kardan düşmek gerekli.
Bu gelirleri alt alta koyduğumuzda;
Forma üreticisinden alınan lisans bedeli : 4 milyon dolar
500 bin forma satışından elde edilen kar : 7,5 milyon lira ( 4,2 milyon dolar)
Toplam kâr (Operasyon maliyetleri düşülmeden) : 8,2 milyon dolar
Bir diğer gelir paylaşım sisteminde ise üretici ile kulüp arasında satış endeksli bir anlaşma yapılıyor. Lisans bedeli düşük tutularak kulübün dağıtım kanalı dışındaki satış noktalarından satılan formalardan da gelir elde edilebiliyor.
Gelir paylaşımındaki toplam ciro üzerinden bir tutar hesaplanmıyor. Kulüp 3 milyon dolar lisans bedeli alıyor. Yine 500 bin forma satıldığını, bunu yarısının kulüp dağıtım kanalı ile diğer yarısının ise bağımsız perakende noktalarında satıldığını düşünelim.
Bir adet forma satışında kulübe %10 isim hakkı ve kulübün dağıtım kanalına ektra %20 indirim verildiğini düşünürsek.
Forma üreticisinden alınan lisans bedeli : 3 milyon dolar
250 bin Adet kulüp tarafından satılan forma : 7,1 milyon lira (3,9 milyon dolar)
250 bin Adet Diğer perakende noktalarında satış : 2,5 milyon TL (1,4 milyon dolar)
Toplam kâr (Operasyon Maliyetleri Düşülmeden) : 8,3 milyon dolar
Hesap ortada.
Yaptığımız hesaplara 5 milyon dolar da ön göremediğimiz performans primi ekleyelim. Hangi yöntemi seçersek seçelim toplam kâr 12 milyon dolar oluyor. Tabi bu hesaplamaların 500 bin adet forma, sıfır operasyon maliyeti ile çıkan sonuçlar olduğunu unutmamak gerekir. Bu forma gelirinin takımın en popüler 5 oyuncusuna oranlarsak 2,4 milyon dolar bir rakam elde ediyoruz.
Forma ile oyuncu maliyetini karşılamak şimdilik bir hayal; belki vergisi.
Manchester United’ın 2012 yılı içinde sattığı 5 milyon adede ulaştığımız gün zaten hiçbir futbolcunun maliyetini karşılamak için forma gelirlerine ihtiyaç olmayacak zaten.
Yanlış hesap Bağdat’tan döner, forma satışı ile futbolcu maliyeti karşılanmaz.
Kerem AKBAŞ - hayatimfutbol.com
Futbol endüstrisi hızla gelişirken, kulüpler, taraftarlarının forma almak isteyebileceklerini geç de olsa düşündü. Hızla evrim geçiren sektörde forma üreticileri kulüpler için önemli bir gelir kaynağı halini aldı. Ancak ülkemize gelen her yıldız futbolcu sonrası, başlıkları süsleyen ve bonservis bedelinin forma satışı ile karşılanacağını söyleyen haberlere şüphe ile yaklaşmak gerekli.
“Drogba’ya 4 milyon avro veren Galatasaray, forma satışlarında patlama yaşadı. Sarı-kırmızılılar 2 haftada 40 bin forma satarak 5 milyon lirayı kasasına koydu” diye bir spot gördüğünüzde ufak bir matematik ile bile bu haberin en iyi ihtimalle hesap kitaptan anlamayan biri tarafından yapıldığını söyleyebiliriz.
Öncelikle forma satışlarından kulüpler ne şekilde para kazanıyor ona bakalım.
Ülkemizde ana malzeme sponsorlukları kulüpler ile belli süreli bir sözleşme yapıyor ve isim hakkını o sözleşme süresince satın alıyor. Bu süre zarfından yıllık olarak o sözleşme bedelini ödüyor. İstanbulun şampiyonluğa oynayan takımları için bu tutar aşağı yukarı 2,5 milyon – 4 milyon dolar arasında değişiyor. Bu parayı ödeyen üretici o kulübe ait isim hakkını satın alarak forma üretim alıyor.
Bu isim hakkı anlaşmasında bir takım yan maddeler de yer alabiliyor. Özellikle başarı kriterleri ön plana çıkıyor. Avrupa’da tur atlamak, ligde şampiyon olmak gibi başarılar sonrasında belli bir miktarı ödemeyi taahhüt ediyor üretici.
Ayrıca genelde %8 ile %10 arasında bir ciro anlaşması yapılıyor. Ya da forma başına %15-20 civarında bir isim hakkı anlaşması yapılıyor bunu yanında kulübün dağıtım kanallarına (GS Store, Kartal Yuvası, Fenerium) %30-35 indirimli ürün tedarik ediliyor.
Beşiktaş kulübünden alınan bilgiye göre yıllık ortalama forma satış adedi 100 ile 150 bin arasında. Fenerbahçe ve Galatasaray ise 250-300 bin adet forma satıyor.
Önce gelir bazlı anlaşma üzerinden bir hesap yapalım.
X kulübümüz forma isim hakkını 4 milyon dolara satıyor. Ve ciro üzerinden %10 anlaşma yapıyor. Bu durumda hiç forma satılmasa dahi kulüp 4 milyon doları kasasına koyuyor. Daha sonra ortalama satış fiyatı 100 lira olan formalardan sezon içinde 200 bin adet satıldığını varsayalım. Hatta biraz daha abartalım ve yarım milyon forma satıldığını düşünelim. 500.000 adet forma satışından 100 lira satış fiyatı ile 50 milyon lira ciroya ulaşılmış oluyor.
Anlaşma gereğini cironun %10’luk kısmı 5 milyon lira yapıyor. Bunu dolara çevirdiğimiz durumda ortalama ciro yabancı para bazında 1,8 kur ile 2,77 milyon dolar yapıyor. Daha önce ödenen lisans bedeli bu tutarın üzerinde olduğu için kulüp ektra bir gelir elde edemiyor.
Peki kulüp nereden kazanacak?
Kulüp kendi dağıtım ağında formaları sattığı durumda (GS Store, Kartal Yuvası, Fenerium vb.) bir al-sat karı kazanıyor. 100 lira bedelli forma için kaba bir hesap yaparsak KDV hariç kulüp formayı 92,5 liraya satıyor. Burada devreye lisans hakkı daha önceden devredilmiş formanın kulübün dağıtım noktasına kaç lira maliyet ile gireceği önem kazanıyor. Daha önce bu formayı üretme izni için kulübe hatrı sayılır bir para ödeyen üreticinin ortalama KDV dahil 80-85 lira arası bir fiyatla formayı sattığı kulüplerden alınan bilgi ile ortaya çıkan gayri resmi bir bilgi. Bu durumda bir formanın üreticiden alınıp taraftara satılma durumunda kulübün bu satıştan karı 13-15 lira arası oluyor.
Örnekte satıldığı varsayılan 500 bin formanın tamamının kulüp aracılığı ile satıldığını varsayarsak 500,000 adet forma x 15 TL al-sat karı = 7,5 milyon lira oluyor. Kulüp dağıtım kanalları dışındaki mağazalardan satılan formaların (Adidas, Nike, Boyner, YKM vs.) al-sat karı kulübe değil satışı yapan firmaya kalıyor. O yüzden forma alarak kulübüne katkı sağlamak isteyen taraftarın önceliği kulübünün resmi satış kanalından forma edinmesi. Diğer kanallardan satılan formalar ciro anlaşmasında hesaba katılıyor.
Tüm örnek sonunda kulüp kendi kanallarından sattığı 500 bin adet forma için 4 milyon dolar isim hakkı geliri ve 7,5 milyon lira al-sat karı elde ediyor. Al-sat karı dikkate alınırken perakendeciliğin en büyük gider kalemleri olan kira, personel, enerji giderleri de kardan düşmek gerekli.
Bu gelirleri alt alta koyduğumuzda;
Forma üreticisinden alınan lisans bedeli : 4 milyon dolar
500 bin forma satışından elde edilen kar : 7,5 milyon lira ( 4,2 milyon dolar)
Toplam kâr (Operasyon maliyetleri düşülmeden) : 8,2 milyon dolar
Bir diğer gelir paylaşım sisteminde ise üretici ile kulüp arasında satış endeksli bir anlaşma yapılıyor. Lisans bedeli düşük tutularak kulübün dağıtım kanalı dışındaki satış noktalarından satılan formalardan da gelir elde edilebiliyor.
Gelir paylaşımındaki toplam ciro üzerinden bir tutar hesaplanmıyor. Kulüp 3 milyon dolar lisans bedeli alıyor. Yine 500 bin forma satıldığını, bunu yarısının kulüp dağıtım kanalı ile diğer yarısının ise bağımsız perakende noktalarında satıldığını düşünelim.
Bir adet forma satışında kulübe %10 isim hakkı ve kulübün dağıtım kanalına ektra %20 indirim verildiğini düşünürsek.
Forma üreticisinden alınan lisans bedeli : 3 milyon dolar
250 bin Adet kulüp tarafından satılan forma : 7,1 milyon lira (3,9 milyon dolar)
250 bin Adet Diğer perakende noktalarında satış : 2,5 milyon TL (1,4 milyon dolar)
Toplam kâr (Operasyon Maliyetleri Düşülmeden) : 8,3 milyon dolar
Hesap ortada.
Yaptığımız hesaplara 5 milyon dolar da ön göremediğimiz performans primi ekleyelim. Hangi yöntemi seçersek seçelim toplam kâr 12 milyon dolar oluyor. Tabi bu hesaplamaların 500 bin adet forma, sıfır operasyon maliyeti ile çıkan sonuçlar olduğunu unutmamak gerekir. Bu forma gelirinin takımın en popüler 5 oyuncusuna oranlarsak 2,4 milyon dolar bir rakam elde ediyoruz.
Forma ile oyuncu maliyetini karşılamak şimdilik bir hayal; belki vergisi.
Manchester United’ın 2012 yılı içinde sattığı 5 milyon adede ulaştığımız gün zaten hiçbir futbolcunun maliyetini karşılamak için forma gelirlerine ihtiyaç olmayacak zaten.
Yanlış hesap Bağdat’tan döner, forma satışı ile futbolcu maliyeti karşılanmaz.
Kerem AKBAŞ - hayatimfutbol.com
http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/mali/130-diger-yazarlar/3204-form-satlar.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder